Ekonomide enflasyon ve büyüme, birbirleriyle yakından ilişkili iki önemli kavramdır. Genellikle, enflasyon arttıkça büyümenin de artması beklenir. Ancak, bazı durumlarda enflasyon yüksekken büyüme düşük veya durgun olabilir. Bu durum, “hissedilen enflasyon, hissedilemeyen büyüme paradoksu” olarak bilinir.

Paradoksun arkasındaki temel neden, enflasyon ve büyümenin farklı göstergelerle ölçülmesidir. Enflasyon, genellikle tüketici fiyat endeksi (TÜFE) veya üretici fiyat endeksi (ÜFE) gibi fiyat endekslerindeki değişimlerle ölçülür. Büyüme ise gayri safi milli hasıla (GSMH) gibi üretimdeki değişimlerle ölçülür.

Fiyat endeksleri, tüketicilerin ve firmaların satın aldığı tüm mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki ortalama değişimi ölçer. Bu nedenle, bazı mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki değişimler, endeksin genel seviyesini önemli ölçüde etkileyebilir. Örneğin, gıda ve enerji gibi temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarındaki artış, TÜFE’yi önemli ölçüde yukarı çekebilir.

GSMH ise bir ekonomide belirli bir zaman diliminde üretilen tüm mal ve hizmetlerin değerini ölçer. GSMH’nin büyümesi, ekonominin daha fazla mal ve hizmet ürettiği anlamına gelir. Ancak, bu artan üretim, tüm vatandaşlara eşit şekilde dağılmayabilir. Örneğin, gelir dağılımı eşitsizliği yüksek olan bir ekonomide, GSMH’nin büyümesi, düşük gelirli gruplar tarafından hissedilmeyebilir.

Paradoksun oluşmasına katkıda bulunan diğer bir faktör de, enflasyonun farklı gelir grupları üzerinde farklı etkileridir. Düşük gelirli gruplar, genellikle temel ihtiyaç maddelerine daha fazla harcama yaparlar. Bu nedenle, temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarındaki artış, düşük gelirli grupları daha fazla etkiler.

Hissedilen enflasyon, hissedilemeyen büyüme paradoksu, ekonomik politikalar için önemli bir meydan okumadır. Ekonomiyi yönetenler, enflasyonu kontrol altına alırken aynı zamanda büyümeyi de teşvik etmenin yollarını bulmak zorundadır.

Paradoksu çözmek için yapılabilecek bazı şeyler şunlardır:

Gelir dağılımını düzeltmek: Gelir dağılımı eşitsizliği azaldıkça, GSMH’nin büyümesi daha geniş bir kesim tarafından hissedilecektir.
Temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını kontrol altına almak: Hükümetler, vergi indirimleri veya sübvansiyonlar gibi politikalarla temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını kontrol altına almaya çalışabilir.
Enflasyon hedeflemesi: Hükümetler, enflasyonu belirli bir hedefe sabitlemek için para ve maliye politikalarını kullanabilir.
Bu politikaların uygulanması, paradoksun tamamen ortadan kaldırılmasını garanti etmez. Ancak, enflasyonun olumsuz etkilerini azaltmaya ve büyümenin daha geniş bir kesim tarafından hissedilmesine yardımcı olabilir.

Peki ülkemizde ne yapılıyor. Aynı hataları tekrarlayarak farklı hatta iyi, doğru sonuç alınması bekleniyor. 31.03.2024 tarihinde yapılacak Seçimden sonra hepimize sabır, metanet, dayanma gücü diliyorum.



Az daha üfle ekonomi patlayacak